Ankara Üniversitesi Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Aşısı İçin Kolları Sıvadı

Ankara Üniversitesinde, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığının (TÜSEB) desteğiyle Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığının önlenmesine yönelik yerli ve milli aşı çalışması başlatıldı.

Ar-Ge çalışmaları bir süredir devam eden, dünyada henüz bir aşısı veya kesin tedavisi bilinmeyen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığına yönelik Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aykut Özkul öncülüğünde yürütülen yerli aşı çalışmasının tanıtımı gerçekleştirildi.

Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Serdar Öztürk, Araştırma Dekanı Prof. Dr. Kaan Orhan ve Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aykut Özkul, toplantı öncesinde TÜSEB Aziz Sancar Araştırma Merkezini ziyaret etti. TÜSEB Başkanı Prof. Dr. Erhan Akdoğan ve diğer yöneticilerle görüşen Rektör Ünüvar ve beraberindekiler, laboratuvarları gezdi, yapılan çalışmalar hakkında bilgi aldı.

Ankara Üniversitesi Senato Salonu’ndaki tanıtım ve değerlendirme toplantısı ise, Ankara Üniversitesi yönetimi, TÜSEB Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Rabia Çakır Koç, TÜSEB Türkiye Aşı Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ateş Kara ve TÜSEB yöneticilerinin katılımıyla gerçekleştirildi.

Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar, toplantıda, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığının Türkiye’de belli bölgelerde yaşayan vatandaşlar için özellikle yaz aylarında kâbus haline geldiğini söyledi.

Hastalığın önlenmesine yönelik aşı çalışmalarının, Covid-19 virüsünü Türkiye’de ilk izole eden Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aykut Özkul tarafından yürütüldüğünü ifade eden Ünüvar, “Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, şüphesiz bir takım çevresel koşulların düzeltilmesiyle önlenmesi mümkün olan bir hastalık ama ona rağmen ne kadar çevresel tedbir alsanız da bir müddet sonra karşınıza hastalık olarak çıkabiliyor. O halde aşı ile korunabilir hastalıklarda aşının geliştirilmesi çok önemli” dedi.

TÜSEB’den 10 Milyon Liralık Destek

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi ile ilgili etkili bir tedavi yönteminin ya da aşının geliştirilmesi için TÜSEB tarafından çağrıya çıkıldığını aktaran Ünüvar, “Aykut Özkul Hocamız, Covid-19 virüsünü Türkiye’de ilk kez izole eden hocamız, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi ile ilgili çok yoğun bir akademik Ar-Ge çalışması içerisinde. Yerli aşı üretimiyle ilgili hocamız böyle bir çalışmayı yapıyor, TÜSEB de 10 milyon liralık bir bütçeyle Aykut Hocamızın bu çalışmalarına destek sağlıyor” diye konuştu.

Akademi dünyasının, imkân verildiğinde pek çok çalışmayı gerçekleştirebilen, pek çok başarı hikayesine imza atan akademisyenlerden oluştuğunu kaydeden Ünüvar, şöyle devam etti:

“Gerek Covid-19 sürecinde gerekse Kırım Kongo Kanamalı Ateşi gibi aşıyla önlenebilir hastalıklarda birtakım projelere devletimiz çok yoğun destek veriyor. Başta Cumhurbaşkanlığımız olmak üzere Sağlık Bakanlığımız, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız, TÜBİTAK’ımız, TÜSEB’imiz çok yoğun bir destek veriyor. İşte bugün böyle bir başarı hikayesinin ilk satırlarını kuvvetli bir şekilde yazdığımız projenin tanıtım toplatışındayız. TÜSEB’e ben gönülden tebrik ediyorum, aynı zamanda tebrik ediyorum. Bu çalışma inanıyorum ki başarıya ulaşacaktır. Ülkemizde mayıs ayından sonbaharın sonlarına kadar medyanın ve sağlık sektöründeki profesyonellerin gündemindeki önemli bir konuyu onların gündeminden çıkaracak çalışmanın gururunu hep beraber yaşayacağız. Ankara Üniversitesi olarak böyle bir çalışmanın parçası olmaktan da gurur duyuyoruz.”

“Başarıya Ulaşmak İçin Takım Çalışması Şart”

TÜSEB Türkiye Aşı Enstitüsü Başkanı Ateş Kara da TÜSEB’in temel görevini, en basit şekliyle hayal edilen bir konseptin ilk adımlarının atılması olarak ifade edebileceğini kaydetti.

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi’nin, özellikle yetişkinlerde yüksek mortalide ile seyreden bir hastalık olduğunun altını çizen Kara, “Hem Sağlık Bakanlığı hem TÜSEB’in kararlı tutumu ve destekleri hem de bizim çok kuvvetli bilimsel camiamızın bu konudaki istekliliğiyle beraber ilk adımlar atılıyor. Bunların başarıya ulaşması için mutlaka takım çalışması lazım. Bizim ülkemizde bundan önce de aşı çalışmalarının yapıldığını, aşı ürettiğimizi biliyoruz. Sonrasında da aşı geliştirmeye yönelik çalışmalar olduğunu biliyoruz. Bunların gerçek anlamda üretime dönüp, klinik kullanıma da dönebilmesi için bu beraberliklere ihtiyaç var” ifadelerini kullandı.

Kara, bu çalışmanın başarıya ulaşacağına, Ankara Üniversitesinin ve TÜSEB’in bu ürünü hem ülkemize hem de dünyaya sunacağına yürekten inandığını kaydetti.

“En Üst Düzeyde Vaka Sayılarına Geçtiğimiz 2 Yıl İçerisinde Ulaştık”

Aşı çalışmasını yürüten Prof. Dr. Aykut Özkul da toplantıda, “Kırım Kongo Kanamalı Ateşine Karşı Geliştirilen Bisistronik Adenovirüs Vektör Aşı Adayının Klinik Öncesi Karakterizasyonu” başlıklı sunumunu yaptı.

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığının geniş bir coğrafyada olmasına rağmen etkilerinin en çok Türkiye’de hissedildiğini belirten Özkul, bu enfeksiyon etkeninin, virüsün birtakım özelliklerinden kaynaklanan geleneksel aşı teknolojilerinin uygulanamaması sebebiyle yeni nesil ürünlerin geliştirilmesine yönelik proje kapsamında bu süreci başlattıklarını ifade ekti.

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi’nin Türkiye’de yaklaşık yüzde 5 mortaliteyle seyrettiğini, ancak son 2 yılda Covid-19’un gölgesinde kaldığını aktaran Özkul, “2002 yılından itibaren biz Kırım Kongo Kanamalı Ateşi’yle Türkiye’de mücadele ediyoruz. Ama en üst düzeyde vaka sayılarına geçtiğimiz 2 yıl içerisinde ulaştık. Yaklaşık bin 400 vaka ile seyretti ve maalesef yüzde 5’ini kaybettik” dedi.

Projenin, “Stratejik Sağlık Teknolojilerine Yönelik Ar-Ge Proje Çağrısı” kapsamında değerlendirildiğini ve desteklenmesinin uygun görüldüğünü dile getiren Özkul, “Burada adenovirüs vektörlü bir aşı prototipi geliştirilmesi hedefleniyor. Bizim temelde amacımız daha önceki geliştirdiğimiz aşılardan doğacak olan yeni bir aşının özellikle GNP şartlarında üretimini yapmak ve bunun klinik çalışmalar için uygun olup olmadığını sorgulamak. Aslında bu tanıtımın temelde dayandığı amaç bundan ibaret. Ondan sonra da bir takım çok ciddi klinik süreçlerin olması söz konusu” diye konuştu.

Yapılan açıklamaların ardından soru-cevap bölümüne geçilirken, program anı fotoğrafı çektirilmesiyle sona erdi.

 

 

 

 

 

Diğer

tümünü görüntüle