Ankara Üniversitesi, Stratejik Öneme Sahip İlaçları Yenilikçi Yöntemlerle Üretecek

Ankara Üniversitesi öncülüğünde yürütülecek Avrupa Birliği (AB) projesi kapsamında, biyoteknoloji ve nanoteknoloji gibi yenilikçi uygulamalarla stratejik öneme sahip ilaçların geliştirilmesine yönelik çalışmalar gerçekleştirilecek.

Türkiye Ulusal Ajansı tarafından, bir projeye verilen en yüksek rakam olan 400 bin Euro ile desteklenen “Stratejik Öneme Sahip Molekülden İlaca Kadar Yenilikçi Biyoteknolojik Yöntemlerle Üretim” başlıklı AB projesi, Rektörlük Yönetim Kurulu Salonunda düzenlenen toplantıyla kamuoyuna tanıtıldı.

Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Serdar Öztürk ve Biyoteknoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Demet Cansaran Duman ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, 2 yıldır devam eden Covid-19 sürecinin öğrettiği şeylerden bir tanesinin de hastalıklara karşı ilaç üretiminin önemi olduğunu söyledi.

İlaç üretiminde teknolojik imkânlar, laboratuvar imkânları, Ar-Ge faaliyetleri ve en önemlisi beşerî sermayenin öneminin bu süreçte bir kez daha anlaşıldığını belirten Ünüvar, “Tam da bu konuyla ilgili Ankara Üniversitesi olarak ana yürütücüsü olduğumuz bir AB projesi kazandık. Türkiye Ulusal Ajansı tarafından bir projeye verilen en yüksek rakam olan 400 bin Euro’luk bir proje. Ben bu projeyle ilgili öncelikli olarak Ankara Üniversitesi Biyoteknoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Demet Cansaran Duman Hocamızı gönülden tebrik ediyorum. Türkiye Ulusal Ajansına da bizim projemize inandığı ve güvendiği için çok teşekkür ediyorum” dedi.

“İnsanlık, İlaç Geliştirme Noktasında Yepyeni Deneyimler Kazanacak”

Ankara Üniversitesinin, ana yürütücüsü olduğu bu projede Türkiye’den TOBB Üniversitesi, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi ve Kobay Deney Hayvanları Laboratuvarı ile İtalya, Portekiz ve Hollanda’dan üniversitelerle çalışacağını ifade eden Ünüvar, “2 yıl devam edecek projede ilaç üretiminde Ar-Ge faaliyetleri, insan gücü yetiştirme, yenilikçi birtakım uygulamalar, yapay zekâ, biyoteknoloji, nanoteknoloji gibi süreçleri birlikte yürüteceğiz. İnanıyorum ki Ankara Üniversitesi olarak yürüteceğimiz bu proje ile sadece Türkiye değil insanlık, ilaç geliştirme noktasında yepyeni deneyimler kazanacak ve Ankara Üniversitesi olarak insanlığa hizmet etmiş olacağız” ifadelerini kullandı.

 

“Kamu Maliyesi Açısından da Çok Önemli Bir Kapı Açacak”

Ünüvar, günümüzde ilaçların büyük çoğunluğunun kimyasal yöntemlerle üretildiğine işaret ederek, şöyle devam etti:

“Biyoteknolojik yöntemler giderek oransal anlamda artıyor ve bunu ancak çok ileri teknolojiye sahip ülkeler yapabiliyor. Bunun çok ciddi maliyetleri var. Bilhassa kanser gibi, nadir hastalıklar gibi ileride daha çok biyoteknolojik ilaçlara ihtiyacın artacağını düşünürsek, aynı zamanda ülkemiz için çok önemli bir maliyeti de karşılayacak bir yöntemi ülkemize kazandırmış olacağız bu biyoteknolojik yöntemle. Dolayısıyla olay sadece sağlık açısından değil kamu maliyesi açısından da çok önemli bir kapı açacaktır.”

“Bu Tecrübeyi Edinmiş Olmamız Stratejik Açıdan Çok Önemli”

Ankara Üniversitesi Biyoteknoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Demet Cansaran Duman da Covid-19 sürecinden sonra hem ülkemiz hem de global ölçekte yaşanan sıkıntılar neticesinde ilaç araştırmalarının stratejik olarak ne kadar önemli olduğunun görüldüğüne dikkat çekti.

Pandeminin etkisi azalmış olsa da bundan sonra yaşanabilecek sıkıntılar, diğer pandemi süreçleri, olası diğer sağlık problemlerine karşı tedbir almak amacıyla projeyi Türkiye Ulusal Ajansına sunduklarını ifade eden Duman, “Bu proje kapsamında biz modern ve yenilikçi ilaç üretim süreçleri olan biyolojik, biyoteknolojik, nanoteknolojik uygulamaları, bu alanda çalışacak uygulayıcılara hem eğitimlerle hem Ar-Ge çalışmalarını deneysel olarak göstererek hem de molekülden ileri gidecek yolda klinik çalışmalar, patent süreçleri gibi ilaç üretiminin tüm sürecini hedef kitlemize hem deneysel Ar-Ge çalışmalarıyla hem de eğitimlerle göstermeye çalışacağız” diye konuştu.

Proje ile kronik, nadir ve kanser hastalıkları üzerine ülkemiz adına etken maddeleri tanımlamak ve bu biyolojik organizmalardan elde edilen etken maddelerin hastalıklar üzerinde etkinliğini belirlemek üzere deneysel süreçleri doğrulamaya çalışacaklarını dile getiren Duman, “Bu etken maddelerin tanımlanması ülkemiz adına çok önemli. Bu sıkıntılı süreçlerde kendi ilacımız ve bunların hepsini yenilikçi uygulamalarla biliyor olmamız, bu tecrübeyi edinmiş olmamız stratejik olarak çok önemli. O yüzden biyolojik organizmalardan elde edilmiş moleküllerle işe başlayacağız” dedi.

Duman, şu anda hem çözümü bulunamamış hem de en fazla çıktıyı gerektiren kanser ilaçlarını özellikle odağa aldıklarını belirterek, “Biz bu anlamda biyolojik organizmalardan elde ettiğimiz etken maddeleri özellikle kanserle ilişkili süreçlerde biyolojik, biyoteknolojik ve nanoteknolojik yöntemler uygulayarak, yani yenilikçi yaklaşımlar uygulayarak etkinliğini doğrulayabilirsek, dolayısıyla pazarda en fazla çıktının neden olduğu bu molekülü ülkemize kazandırmak adına önemli adımlar atabileceğimize inanıyorum” sözleriyle konuşmasını tamamladı.

Diğer

tümünü görüntüle