Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, İlahiyat Fakültesi İftarında Ankara Üniversitelilerle Buluştu

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Ankara Üniversitesi Yönetimi ve İlahiyat Fakültesi öğretim elemanları, iftar programında bir araya geldi.

YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Karaman, Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar, Millî Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürü Dr. Ahmet İşleyen, Diyanet Akademi Başkanı Doç. Dr. Enver Osman Kaan, rektör yardımcıları, dekanlar, enstitü ve MYO müdürleri, senato üyeleri, genel sekreter ve diğer idari kadrodaki yöneticilerin katılımıyla gerçekleşen iftar programında, İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Koca ve ekibi ilahiler seslendirdi. Programda, Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’ın daha önce seslendirdiği bir kasidenin kaydı da dinletildi.

Erbaş, iftar programında yaptığı konuşmada, Diyanet İşleri Başkanlığı mensuplarının yüzde 100’e yakınının artık üniversite mezunu olduğunu ifade etti.

Diyanet İşleri Başkanlığının üniversitelerle irtibatının her zaman iyi durumda olduğunu vurgulayan Erbaş, “İlahiyat fakültemiz olsun, diğer bölümler olsun, felsefe, mühendislik, tıp hepsinin birbirinden yararlanması gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.

Sosyal bilimlerin fen bilimlerinden fen bilimlerinin sosyal bilimlerden, eğitim bilimlerinin diğerlerinden istifade etmesinin önemine işaret eden Erbaş, “Öğrenci merkezli eğitimi, mezuniyet çıktıları dikkate alınarak yapılmış olmasını gerçekten çok önemsiyoruz. Bizim ilim tarihimiz de aslında buna çok uygun. Bin yıl öncesinden itibaren ilim tarihimize baktığımız zaman aslında bizim ilimler tasnifinde ‘dini ilimler, din dışı ilimler’ diye bir tasnif yok. Çok çok dini ilimler, müspet ilimler. Müspet ilimler de menfinin zıddı müspet değil. Ben diyorum ki tefsir, hadis ne kadar dini ilimse matematik, astronomi, tıp da o kadar dini ilimdir. Çünkü hepsi insan içindir. İnsan için olan bütün ilimler bize göre dini ilimdir. Hepsinin yaratıcısı Allah’tır. Bu açıdan üniversitelerdeki interdisipliner metotla farklı alanların birbirinden yararlanması çok önemli. İnşallah bütün üniversitelerimizde bu yakınlaştırma gerçekleşir” ifadelerini kullandı.

“Tarihimize Baktığımız Zaman Alimlerimizin Çok Yönlü Olduğunu Görüyoruz”

Konuşmasına örneklerle devam eden Erbaş, “İbn-i Sina hem İslami ilimlerde zirve hem tıpta zirve. El-Kanun Fi’t-Tıb onun altı asır boyunca Batı üniversitelerinde okutulan çok önemli eseri. Farabi öyle. Farabi, bugünkü Kazakistan’ın Farab şehrinde doğmuş, büyümüş çok önemli, çok yönlü bir alim. Bir insanın kendisini farklı alanlarda nasıl güzel şekilde yetiştirebileceğine en güzel örnektir Farabi. Bizim insanımız. Bizim topraklarımızda yetişmiş, Orta Asya’da yetişmiş büyük bir alim. Birûnî. 11. asır bütün dünyaya ‘Birûnî Asrı’ diye yansımış. Birûnî’nin kendi yöntemleriyle kurmuş olduğu laboratuvarlarında ürettiği, elde ettiği sonuçlarla bugünkü laboratuvarlarda elde edilen sonuçlar çok yakın birbirine. Daha sonraki süreçlerde Akşemseddin zamanının en büyük matematikçilerinden birisi. Tıp alanında çalışmaları var. Dolayısıyla bizim tarihimize baktığımız zaman alimlerimizin çok yönlü olduğunu görüyoruz” dedi.

“Medeniyetimizin Temeli İlimle Atılmış”

“İlim bizim için her şeyden önemli” diyen Erbaş, şöyle devam etti:

“Çünkü medeniyetimizin temeli ilimle atılmış. İlk inen sure Alak Suresi ‘Oku’ diyor. İkinci inen sure de Kalem Suresi. ‘Kaleme yemin olsun ki’ diye başlıyor. Bu ne demektir? Bu medeniyetin çocuklarının elinden kitap ve kalem düşmeyecek anlamına gelir. İnşallah gençlerimizi, elinde kitap, elinde kalem yazan, çizen, araştıran ve geleceğe yön veren gençler olarak yetiştirmeye gayret edelim. Alanı ne olursa olsun ister ilahiyat, ister tıp, ister mühendislik, ister diğer alanlar hepsi bizim için medeniyetimizin unsurlarıdır.”

Programa katılanlar, iftar vaktinin girmesiyle dualar eşliğinde oruçlarını açtı.

 

 

https://x.com/AnkaraUni/status/1772545502606770301?s=20

Diğer

tümünü görüntüle